Dragon Spirit… ismi bile bi garip kışkırtıyor insanı. Ejderha diyorsun, ruh diyorsun. Durdum dedim ki, “ben bu oyunu bi deneyeyim, neyin nesiymiş.” Slotter’a girdim, başladım çevirmeye. Arkadaş, bu nasıl bi atmosfer! Bildiğin başka boyuta ışınlıyor adamı.
İlk açılışta bir müzik çalıyor… böyle içini titreten cinsten. Sanki arka fonda ejderha nefes alıyor. Grafikler mi? Ekrana yumruk atsan, duman çıkacak kadar gerçekçi.
Simge bolluğu zaten gözünü doyuruyor. Her dönüşte ekranda ayrı bi şölen var. Renkler, detaylar… Yani o kadarına da gerek yokmuş dedim ama içimden gururlandım. Oyunun tasarımcısı var ya, bu işi yapıyor.
Bana sorarsan ikisi de. Ama önce sabır. Bu oyun, ilk 5 dakikada elindekini vermez. Önce seni bi yokluyor. “Hazır mısın gerçekten?” diyor gibi. Ama bi çözülmeye görsün. Wild geliyor, bonus geliyor, çarpanlar var ya… jetonlar bildiğin dökülüyor.
Ama şu var, boş boş çevirmek yok. Dragon Spirit istiyor ki, oyuncusu ekranı okusun. Bi nevi meditasyon. Rüzgarın yönünü sez, sonra çevirmeye başla. İşte o zaman tadından yenmez.
Yani şimdi dürüst olalım, her oyunun tadı bir başka ama Slotter üstünden oynamanın yeri başka. Çünkü sistem kasmıyor, ödeme tıkır tıkır, destek desen insan gibi. Oyunun tam ortasında “aa yine mi koptu bağlantı” gibi saçmalıklar yok.
Ve arayüzü var ya, bildiğin şıklık akıyor. Bi’ oyuna girmeden önce bile, kendini özel hissediyorsun. Dragon Spirit gibi mistik bir slot için, böyle bi ambiyans şart zaten. Ruhun da oyuna girmeli, sadece parmak değil.
Dragon Spirit sadece bir oyun değil. İçinde biraz tarih, biraz fantezi, bolca heyecan var. Bi’ döndürüyorsun, ekranda kıyamet kopuyor. Ama sessiz bir kıyamet bu. İçinde yankılanıyor sanki. Kazansan da kaybetsen de, bir şeyler kazanmış gibi hissediyorsun.
Slotter’da bu oyunu aç, koltuğuna gömül, kulaklığını tak. Gerisini Dragon Spirit hallediyor zaten.
Ve bazen… içindeki ejderhayı uyandırmak için, bir oyunun sana fısıldaması yeter.
Şimdi bir dürüst olalım. Hayat bazen bizi sağdan soldan vuruyor. Ama işte bazı oyunlar var,…
Şimdi açık konuşalım. Hayat bazen insanı limon gibi sıkıyor, tam o anda karşıma çıktı bu…
Şimdi dostum, dürüst olalım. Athena deyince akla ne gelir? Evet evet, mitoloji, zeka, strateji falan.…
Yani şimdi şöyle… “Starlight Princess” dedin mi akla ilk gelen şu oluyor: pembe saçlı bir…
Şimdi bak güzel kardeşim… bir kulübe düşün. Ama bildiğin kulübe değil bu. İçinde köpek mi…
Şimdi açık açık konuşalım… Zeus deyince benim aklıma önce şimşek geliyor, sonra da altınlar. Neden?…